Hemen hemen tüm natüralistler bütün bilgimizin 5 duyu organından ibaret olduğunu savunarak beş duyu organını aşan şeylerin bilinemeyeceğini düşünür. Yine birçoğu doğanın kesin olarak var olduğunu söylerler. Dolayısıyla bilimin mümkün olduğunu söyleyip kendi düşüncelerini bilimle de desteklemeye çalışırlar. Onların eleştirisini yapmadan önce algı ile gerçekten var olmak arasındaki farkı açıklamam gerekiyor.
Algı dediğimiz şey öznel bir tecrübedir.
Örneğin şu an bunu okurken bilgisayara bakmanız yazıları görmeniz Yukarıya
baktığınızda gökyüzü arkaplanda çalan müzik gibi şeyleri algılarız. Peki algı
gerçekten var olmayı gerektirir mi? Son gördüğünüz rüyayı düşünün pekala rüyada
gökyüzü kan gözyaşı, gülümseyen yüz, Beethoven’dan bir senfoni, güzel kokan bir
yemek vs. görmüş olabilirizsiniz. Bütün bunlar aslında yine algılanmıştır.
Fakat rüyaların gerçek olmadığını kabul ederiz. Rüyanızda gördüğünüz şeylerin ,örneğin
3 kişiyi öldürdüğünüzü düşünün, gerçekte böyle bir olayın var olmadığını
söyleriz. Dolayısıyla bir şeyin gerçekten var olması algılardan bağımsızdır.
Nitekim idealist filosoflar bu durumun farkındaydı. “Dünyayı duyumlarım
aracılığıyla yorumlarım. Bu nedenle, varolduğunu bildiğim tek şey duyu
izlenimlerimdir. Örneğin bu elmanın varolduğunu söyleyebilir miyim? Hayır. Tüm
söyleyebileceğim, onu gördüğüm, hissettiğim, kokladığım, tattığımdır. Bu
bakımdan, gerçekte bir maddi dünyanın var olduğunu hiçbir surette söyleyemem."Kant
der ki : the reality of
external objects does not admit of strict proof. On the contrary, however, the
reality of the object of our internal sense (of myself and state) is clear
immediately through consciousness." Yani dış dünyadaki varlıkların gerçekliği
kanıt kabul etmez. Ancak içsel duyumlarımız bilinç yoluyla anlaşılır.
Dolayısıyla bir naturalist(doğacı) için Nature(doğa)’ın
var olduğunu gösteren hiçbir şey olamaz, yalnızca algılar vardır.
Bilim adamları bilim yaparken önlerinde bir şey olduğunu varsayar
ve onu keşfetmeyi amaçlar. Fakat bir şeyin gerçekten var olup olmadığı
bilinemediğinden bilim adamının yaptığı yalnızca algıları sınıflandırmaktan
ibarettir ki gerçek varlıktan pek de bir şey içermez. Dolayısıyla algılarımız duyularımız
gerçeğe ulaştırmakta zayıf kalıyor.
Naturalistlerin savunduğu şeylerden biri tecrübe dışında
hiç bir şeyin olmadığıdır. Fakat bu kendi içerisinde tutarlı değildir
1.Bilinen her şey 5 duyu organıyla algılanılarak bilinir
2.İlk öncülün doğruluğu 5 duyu organının konusu değildir.
C. Bilinen her şeyin 5 duyu organıyla bilinip
bilinemeyeceği bilinemez(çünkü 1. Önerme 5 duyu organının konusu değildir.)
Buradan da
anlayabileceğimiz gibi her şeyin bilgisi yalnızca 5 duyu ile mümkündür önermesi
5 duyunun konusu olmadığından doğru ve yanlışlığı bilinemez. Yani natüralizmin doğru
olduğu önermesi bile tecrübe dışı bir bilgiye muhtaç kalıyor.
Peki gerçekten
sadece tecrübeyle mi bilgi alırız. Albert Einstein zamanın uzaya bağımlı
olduğunu ağıt üzerinde keşfetti. Ya da Higgs bozonunun varlığını Higgs uzun
yıllar önce matematikle ispat etti. Ademoğlu Cern’deki parçacık hızlandırıcıyı
kurdu, deneyler yaptı ve Higgs in kağıt üzerinde matematikle bulduğu şeyin
gerçekten var olduğu anlaşıldı.Peki ne oldu da Higgs 5 duyu organını
kullanmadan bir şeyi gösterdi.Buradan da gözüktüğü gibi tecrübe dışı bilgi
mümkündür.
Naturalistler
için dış dünyanın varlığı ve bilim dahi bilginin konusundan uzakken, pekala
ALLAH’a inanan insanlar için bu sorunlar kolaydır. Dürüst bir Tanrının insanı
tamamen kandıran bir varlık olması beklenemez, evet insan sınırlıdır ancak
gerçekten varlığın olmadığı yalnızca algıların olduğu fikri dürüst bir Tanrı
tarafından yaratılmış olamaz çünkü insan için dış dünyanın varlığı bir
gerçektir. Aksi takdirde insan kandırılmış olur. ALLAH’ın dünyayı gerçek olarak
yarattığını düşünürsek dünyanın varlığını da keşfetmek ve bilim dolayısıyla
pekala mümkündür.
Neden kesin bilgi isteği insanda var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder