Kuran-ı
kerime göre Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, ondan başkasının hükmüne
başvuranlar, bu hükümleri koyanlar kafirdirler (5.44, 4.60, 4.65) bu konuyu diğer
yazılarda detaylıca anlatmıştık. Peki bu mesele daha önceki kitaplarda nasıl
işlenmiştir, Onlarda insanların Allah gibi teşride bulunma hakkı var mıydı?
Allah’ın kanunlarıyla hükmetmemek onlarda da küfür olarak mı
isimlendirilmiştir? İşte bu makalede bu sorulara cevap vereceğiz. Nisa
suresinin 60. Ayetinde Allah kendinden başkasının hükmüne gidenlerin kurana ve
daha önceki kitaplara inandığını zannettiği bildiriyor, demek ki Allahtan
başkasının hükmüne gitmek tıpkı kuranda olduğu gibi İncil ve Tevrat’ta da yasak
olmalıdır. Ayrıca Nahl suresinin 36. Ayetinde Allah, bütün peygamberin
gönderiliş amacının insanların tagutlardan içtinap etmesi olduğunu söylüyor.
Bunlara ek olarak maide suresinin 44. Ayetine göre Allahtan başkasının hükmüne
giden Yahudiler kafirse bunların küfrü Tevrat’ı inkarına yönelik olmalıdır
çünkü onlar kurana zaten inanmıyorlardı. Eğer onlar Allahtan başkasının hükmüne
gitmekle kafir oldularsa bunun Tevrat’ta yazması gerekir. Sonuç olarak Kurana
göre Allah’ın indirdiğiyle hükmetmemenin küfür olduğu daha önceki kitaplarda
bildirilmiştir, ben de bu makalede şunu kanıtlamaya çalışacağım: Kurandaki
hükmün Allaha ait olduğuyla ilgili neredeyse aynı ayetler Tevrat’ta ve İncil’de
vardır. Öyle ki Allahtan başkasının hükmüne gitmek, Allaha paralel kanun
koymak, o kanunlara itaat etmek gibi kuranda küfür olduğu söylenen şeylerin
tamamı Tevrat’a ve İsa(as)’a İncil’de nispet edilen sözlere göre küfürdür.
Lakin
yazıya başlamadan önce sıkça duyduğum bir hatayı düzeltmek isterim. Kendini İslam’a
nispet edenlerin bir kısmı günümüzdeki İncil ve Tevrat’la kuranın indiği
dönemdeki İncil ve Tevrat’ın farklı olduğunu söylüyorlar ki bu tamamen
uydurmadır. Tarihi belgelere göre 4. yy’dan sonra Hristiyanlar bugün elimizde
olan incili kullandılar. Dolayısıyla Kuranın bahsettiği ve Hristiyanlar ve
Yahudilerin ellerinde tuttuklarını söylediği kitap bunlardır. Ayrıca bu
makalede İncil’i ve Tevrat’ı incelerken tıpkı Kuran çalışmalarında yaptığım
gibi ayetler üzerinden uzunca konuşmaktansa ayetleri olabildiğince yalın bir
şekilde bırakmayı tercih ettim ve olabildiğince Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan
mesajları incelemeye çalıştım. Allah bizi Kurandan ayırmasın.
Tevrat’ın incelenmesi
Tevrat’a göre Allah yaratan olduğu gibi
hükmeden ve kanun koyan bir varlıktır. Zaten Tevrat’ın önemli bir kısmı İsrail’e
koyulan kanunlarla ilgilidir. Bu kanunların bir kısmı ibadetlerin nasıl
yapılacağını bir diğer kısmıysa sosyal düzenin nasıl sağlanacağıyla ilgilidir.
Bu kanunlar arası hiçbir ayrım yapılmaz ve bu kanunların Allah’la Israil
toplumu arasındaki anlaşma yani din olduğunu söyler. Zaten Türkçede de
İngilizcede de Tevrat eski anlaşma (old testament) olarak isimlendirilmiştir. İşte bu anlaşma İsrail toplumunun
uyması gereken kanunların adıdır ki biz buna Türkçede din ismini de veriyoruz.
Batının ünlü aydınları da (Ernest Gellner, Elie Kedourie, Durkheim vs.) Tevrat’ı
ve İncil’i İbrahim’i dinler(Abrahamic religions) günümüzün sistemleri olan ve
vela bera akidesini yerle bir eden milliyetçilik veya bir küfür nizamı olan
demokrasiyi beşeri dinler (civil religions) olarak isimlendirmişlerdir.
Dolayısıyla zaten sırf Allah’ın Musa’ya din indirdiğini bilen birinin başka bir
kanuna gitmesi bile onu başka dine mensup yapar. Tevrat’ı bir kere okuyan bir
kişi bile bu kitabın bir kanunlar kitabı olduğunu ve başka kanunlara tabii
olamayacağını rahatlıkla anlar. Bu meselenin bu kadar açık olmasına rağmen
Tevrat’taki birçok ayette de bu akideyi görebiliyoruz. Bu ayetlere geçmeden
önce şunu da belirtmek isterim ki Tevrat aynı zamanda dönemin kral
peygamberlerinin anayasasıdır. Yani Tevrat’ta Allaha teslim olmuş kabul edilen
bütün peygamberler ve krallar bu anayasayla hükmetmişlerdir.
Ayetlerin
incelenmesi:
1-) “Bugün
RAB'bin Tanrınız olduğunu, O'nun yollarında yürüyeceğinizi, kurallarına,
buyruklarına, ilkelerine uyacağınızı, O'nun sözünü dinleyeceğinizi açıkladınız.
18. Bugün RAB, size verdiği söz uyarınca, öz halkı olduğunuzu açıkladı. Bütün
buyruklarına uyacaksınız.” (yasanın tekrarı 26.17). Bu ayette Allahın
İsrailden aldığı söz ortaya konuluyor. O söze göre İsrail bütün kanunlara
uyacaktır ki bu kanunlar medeni hukuku, vela berayı, dış politikayı vs ortaya
koyan hususlarla oluşur. Tevratta çok açık seçik bir şekilde kimle savaşılacağı
kimle barışılacağı, faiz konusu, zinanın hükmü kimle evlenilebileceği gibi
sosyal hayatın içinden birçok konu kanunlarla ortaya konulmuştur. Bu ayette
dikkat çekilmesi gereken bir diğer hususta rububiyet vurgusudur. Onun kanun
koyan olması rububiyetle doğrudan alakalıdır ve tevratta Allahın teşri
yetkisine vurgu yapılan hemen hemen her ayette rububiyet vurgusunu görürüz.
2-)
“Çünkü egemenlik RAB'bindir,
Ulusları
O yönetir.” Mezmurlar 22.28
Bu
ayet biz Müslümanların zebur ismini verdiği bölümde geçer. Bilindiği üzere
zebur tevratın bir parçasıdır. Bu ayette hakimiyetin doğrudan Allah’a ait
olduğu anlatılmıştır. Ayetin bağlamının Allah’ın kevni hakimiyetle bir ilgisi
de yoktur. Zaten Allahın milletleri yönetmesi vurgusu da buradaki hakimiyetin
dinde kanun koymayla ilgili olduğunu açık bir şekilde ortaya koyar. Tabii vurgulanması gereken bir diğer husus da
yine Rububiyet vurgusudur. Allah rububiyetinin gereği olarak egemenliğin mutlak
sahibidir.
3-)”RAB Musa'ya şöyle dedi: 2. “İsrail halkına de ki, ‘Tanrınız RAB benim. 3. Mısır'da bir süre yaşadınız; onların törelerine
göre yaşamayacaksınız. Sizleri Kenan ülkesine götürüyorum. Onlar gibi de
yaşamayacaksınız. Onların kurallarına uymayacaksınız. 4. Benim kurallarımı yerine getirecek, ilkelerime
göre yaşayacaksınız. Tanrınız RAB benim. 5. Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları
yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.”
Bu
ayetlerden sonra uzunca bir kanun bölümü vardır orada evlilik ahkamıyla ilgili
kanunlar sunulur ve ardından bölüm şöyle biter.
“İster yerli olsun,
ister aranızda yaşayan yabancılar olsun kurallarıma ve ilkelerime göre
yaşayacaksınız. Bu iğrençliklerin hiçbirini yapmayacaksınız. 27.
Sizden önce bu ülkede yaşayan insanlar bütün bu iğrençlikleri yaparak ülkeyi
kirlettiler. 28. Eğer siz de ülkeyi kirletirseniz, ülke sizden
önceki uluslara yaptığı gibi sizi de kusar.
29. “ ‘Kim bu iğrençliklerden birini yaparsa halkın arasından
atılacaktır. 30. Buyruklarımı yerine getirin, sizden önceki
insanların iğrenç törelerine uyarak kendinizi kirletmeyin. Tanrınız RAB benim.’
” Levililer 18. Bölüm.
Tevrat’a
göre hakimiyet Allah’ın olduğundan hiç kimse kanun koyamaz ve teşri iddia
edenlerin de kanununa itibar edilmez. Burada da açık olduğu şekilde İsraillilerin
başka milletlerin yasalarına göre yaşaması kesinlikle yasaktır. Ayette
öncelikle dikkat çekilmesi gereken husus 5. ayetteki onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır
ifadesidir. Tevrat’ta Allah kafir olan toplumlara azap eder ve onları yok eder,
ona teslim olan toplumları da kalkındırır. Dolayısıyla burada da bir tehdit var
ve bu bölüm kanunlara uyarsanız yaşayacaksınız manasına geliyor. Eğer Allah’ın
indirdiğinden başkasına muhakeme olma veya onunla hükmetme küfür olmasaydı biz
burada bu ifadeyi göremezdik.
Bu noktaya ek olarak Allah Tevrat’ta başka töreleri
iğrenç olarak isimlendiriyor çünkü Tevrat’a göre yalnız İsrail’in töresi
temizdir.
Tevrat boyunca Müslüman kabul edilen İsrailliler
asla başka kanunlara göre yaşamamışlardır. Hatta Babil’in kralının kanunlarına
uyulmaması Babil’de rahatsızlık da uyandırmıştır.
Bunlara ek olarak yine Allah’ın teşri yetkisiyle onun
Rab olması bağdaştırılmıştır.
4-) Yerli yabancı herkes için tek bir yasanız
olacak. Tanrınız RAB benim.’ Levililer 24.22
Tevratın kanunları evrensel bir nitelik taşır kim
olursa olsun onunla hükmetmek zordundadır. Allahtan başka yasa yapan olmadığı
gibi ondan başka konulan yasaların da hiçbir geçerliliği yoktur. Dolayısıyla
meşru kanunlar yalnız Allah’ındır.
5.
delil
“1. Şimdi, ey İsrail, size öğrettiğim
kurallara, ilkelere kulak verin. Yaşamak, ülkeye girmek ve atalarınızın Tanrısı
RAB'bin size vereceği toprakları mülk edinmek için bunlara uyun. 2.
Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size
bildirdiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyun.
3. “RAB'bin Baal-Peor'da neler yaptığını kendi gözlerinizle
gördünüz. Tanrınız RAB, Baal-Peor'a tapan herkesi aranızdan yok etti. 4.
RAB'be bağlı kalan sizler ise hâlâ yaşamaktasınız.
5. “İşte, Tanrım RAB'bin buyruğu uyarınca size kurallar,
ilkeler verdim. Öyle ki, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede bunlara uyasınız.
6. Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı
olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, ‘Bu büyük
ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!’ diyecek. Yasanın tekrarı 4. Bölüm
Öncelikle ilk
ayette kanunlara uyulmasının zorunluluğu açıklanmıştır sonrasında 2. Ayette de
ona ek yapmanın yasak olduğu bildirilmiştir. Yani kimse kanunun serbest bıraktığı
bir şeyi yasaklayamaz veya yasakladığı şeyi serbest bırakamaz. Serbest olanı da
yasak olanı da Allah belirler.
Ek olarak 1. Ayette
yaşamak için bu kanunlara uymanın gerektiği söylenmiş 3. Ayette de puta
tapanların yok olduğu anlatılmıştır. Dolayısıyla yaşamak için puta tapmamak ve
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmek zorunludur aksi takdirde Allah o toplumu yok
eder ve ayrıca buradan da anlaşılacağı üzere Allah’ın kanunlarına uymayı onunla
hükmetmemekle Puta tapmak arasında bir fark da yoktur. Anlaşıldığı üzere puta
tapan helak olmuştur ve İsrail helak olmamak için hem kendi toplumunda hem ele
geçirdiği toplumlarda Allah’ın kanunlarıyla hükmetmelidir.
5. ayete göre
İsrail’in yasaları o kadar muazzamdır ki bu İsrail için bir övünç kaynağıdır.
Bu kanunlar İsrail’i müşrik uluslardan üstün yapar ve onlarda bunun
farkındadırlar ve İsrail’e hukuk sistemi sebebiyle hayranlık duyarlar.
6. delil
RAB İsrail ve Yahuda halkını bütün peygamberler
ve biliciler aracılığıyla uyarmış, onlara, “Bu kötü yollarınızdan dönün”
demişti, “Atalarınıza buyurduğum ve kullarım peygamberler aracılığıyla size
gönderdiğim Kutsal Yasa’nın tümüne uyarak buyruklarımı, kurallarımı yerine getirin.”
Yahudalılar bile Tanrıları RAB’bin
buyruklarına uymadılar. İsrailliler’in benimsediği törelere göre yaşadılar. 20 Bundan dolayı RAB İsrail
soyundan olan herkesi reddetti. Çapulcuların eline teslim ederek onları
cezalandırdı. Hepsini huzurundan kovdu. Krallar 17.19
Bu bölümün paylaşmadığımız parçalarında İsrail’de
putperestliğin ve Allaha paralel kanun koymanın yaygınlaşması anlatılmıştır.
İsrail putperest olduğu için helak edilmiştir yalnız Yahudalıların helak sebebi
putperestlik değildir, onların yok olma sebebi İsraillilerin kanunlarını
benimsemiş olmalarıdır. Dolayısıyla bu ayete göre de puta tapmakla yasa yapmak
veya ona uymak arasında hiçbir fark gözetilmemiştir. Puta tapan nasıl müşrikse
Allah’ın kanunlarından başkasına tabii olan da aynı şekilde müşriktir.
7. delil
Ama siz yollarımdan sapar, kurallarımı, buyruklarımı
bırakır, gidip başka ilahlara kulluk eder, taparsanız, 20. size verdiğim ülkeden sizi
söküp atacağım, adıma kutsal kıldığım bu tapınağı terk edeceğim; burayı bütün
ulusların aşağılayıp alay ettiği bir yer durumuna getireceğim. 2. Tarihler 7.19
Burada da Allah’ın kanunlarını bırakmak başka
ilahlara kulluk etmekle eş görülmüştür. Bir insan ister başka ilahlara secde
etsin isterse de kanun koysun bunların Tevrat’a göre hiçbir ayırıcı yanı
yoktur.
Incil
İsa(as) kendi döneminde Roma toprağı olan Kudüs ve
çevresinde, insanları İslam’a çağırmıştır. İsa döneminde Yahudiler Romanın
boyunduruğu altında yaşamaktaydılar ve İsa as mesajını böyle zor bir coğrafyada
yaşayan insanlara anlatmıştır. İsa’nın mesajını İncil adında bir kitabın
içerdiği kabul edilir. Bu kitap 27 kitabın toplamından oluşur ve bunların
yalnızca dört tanesi İsa as’ın hayatıyla ilgilidir geri kalanı genellikle İsa
döneminde yaşamış olduğu iddia edilen insanların mektuplarından oluşur.
Öncelikle
şunu belirtmek lazım ki özellikle Matta’nın anlattığı İsa bugün Hristiyanların
inandığı gibi kendini tanrı ilan eden biri kesinlikle değildi ve tevhidi
savundu. Hatta Tevhid davasının merkezinde hakimiyet tevhidi vardı da
diyebiliriz. İncil’de İsa as’ın Ferisilerle (Yahudi din bilginleri) sıkça
tartıştığını gözlemleriz. Bu tartışmalar Ferisiler’in yozlaşmasına da sıkça
değinir. İsrailliler Roma’da Tevrat’ta anlattığımız ilkelere bağlı
olduklarından Roma kanunuyla hükmetmiyorlardı diğer toplulukların yasalarına
tabii olmak Tevrat’a göre küfür olduğundan sadece Tevrat’ı kanun olarak
benimsiyorlardı. Ancak Yahudiler Tevrat’ın bazı kanunlarını
sınırlandırmışlardı. Örneğin Tevrat’ta anne babaya sövme cezası ölümken onlar bu
kanunu bazı şartlar altında yürürlükten kaldırmışlardı. Bu anlayış zamanla töre
haline gelmiş ve böylece bazen Allah’ın kanunlarıyla hükmederken atalarından
gelen bu anlayışı da dikkate alıyorlardı. İşte bu anlayış İsa as tarafından
incilin metinlerine göre direk tekfir edilmiştir. İsa as Allah’ın kanunuyla
birlikte bir başka töreye uyan insanlara ikiyüzlü(münafık) demiş ve onlara Tevrat’taki
Yeşeya bölümünden bir bölüm okumuştur ve onunla cevap vermiştir (Yeşeya 29.13).
Bu bölüm kalpleri ve gözleri örtülü kafir Yahudilerle alakalıdır ve İsa kendi
döneminde yaşayanları o dönemde yaşayanlara benzeterek tekfir eder ve onların
bütün amellerinin boşuna olduğunu bildirir:
Ya
siz, neden töreniz uğruna Tanrı buyruğunu çiğniyorsunuz? 4.
Tanrı şöyle buyurdu: ‘Annene babana saygı göstereceksin’; ‘Annesine ya da
babasına söven kesinlikle öldürülecektir.’ 5-6. Ama siz, ‘Her
kim anne ya da babasına, benden alacağın bütün yardım Tanrı'ya adanmıştır
derse, artık babasına saygı göstermek zorunda değildir’ diyorsunuz. Böylelikle,
töreniz uğruna Tanrı'nın sözünü geçersiz kılmış oluyorsunuz. 7-8.
Ey ikiyüzlüler! Yeşaya'nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar
yerindedir:
‘Bu halk
dudaklarıyla beni sayar,
Ama yürekleri
benden uzak.
9. Bana boşuna taparlar.
Çünkü öğrettikleri,
sadece insan buyruklarıdır.’ ” Matta 15
Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan
birisi İsa as’ın tartıştığı Yahudiler‘in Allah’ın kanunlara aykırı bir yasa
koymaları değildir, o yasaya uymaları ve onunla hükmetmeleridir, onlar ne
tevrattan başka bir kanun kitabı edinmişlerdir ne de kendilerini kanun koyacak
bir ilah seçmişlerdir aradaki mesele yalnız bir detayda ataların kanunlarına
bağlı kalınmasıdır. Sırf fıkhın bir meselesinde bir konuda Tevrat’la değil de
başka bir töreyle hükmeden kafir oluyorsa bugün Allaha paralel kanunlar koyan
tagutlar, insanları bu kanunlara muhakeme olmaya ve itaat etmeye çağıran bel’amlar
ve insanlar arasında Allah’ın indirmediği bir kanunla hükmeden yöneticiler İncil’deki
bu bölüme göre nedir?
İncil’de İsa as kanunlarıyla ve hakimiyetiyle ünlü
Roma topraklarında kendini İslam’a nispet edenleri İslam’a davet etmesi oldukça
rastlanır bir olaydır. Peki akla şu soru gelebilir: günümüz Hristiyanları neden
böyle düşünmüyor? İncil’deki mektupların önemli bir kısmı kendini İsa’nın
yoluna nispet eden Pavlusundur. Pavlus İsa’nın kutsal yasayı kaldırdığını iddia
eder (efesliler 2.15) ve kutsal yasanın (Allah’ın yasası) günaha sebep olduğunu
ve tanrının insanları kendi oğlunu dünyaya göndererek bu kötü şeyden kurtardığını
iddia eder (korintililer 8.1). Kendisi bununla da yetinmez ve vela-bera
akidesinin insanlar arasında duvar ördüğünü ve İsa’nın bunu da kaldırdığını
iddia eder (Efesliler 1.14). İsa her ne kadar “Ben kutsal yasayı kaldırmaya gelmedim”
(Matta 5) demekle birlikte belki yüzlerce yerde insanları kutsal yasaya itaate
çağırsa da günümüz Hristiyanlarının çoğu ona ve yasaya itaati reddeder.
İncillerde İsa’nın mesajıyla Pavlus’un mesajının zıt olmasının Kuranın metnine
de yansıdığı kanaatindeyim Allah Maide 44’te insanları Tevrat’a itaate
çağırırken maide 47de doğrudan İncil’e değil İncil’de Allah’ın indirdiği
bölümlere çağırır. Bununla birlikte İncil’deki mektuplardan birinin İsa’nın
kardeşi olduğu iddia edilen Yakup’a ait olduğu öne sürülür. Yakup İsa’nın
mesajını insanlara anlatan bir kişi olarak temsil edilir ve onun da insanları
davet ettiği şey şudur: “Yalnızca bir kanun koyucu vardır” (Yakup 4.12)
Sonuç olarak Tevrat’a ve İncil’de İsa’ya ait olduğu
iddia edilen bölümlere göre Allah’ın indirdiğiyle hükmetmemek, ondan başka
kanun koyucu edinmek, başka yasalara itaat etmek küfür ve şirktir, sahibini
dinden çıkaran bir ameldir. Tıpkı kuranda dendiği gibi Tevrat’ta ve İncil’de de
peygamberler Mısırda, Kudüs’te Roma topraklarında ve dünyanın başka her yanında
aynı şeyi haykırmışlardır: “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” Nahl 36.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder