4 Aralık 2019 Çarşamba

Tevrat’ta ve İncil’de Allah’ın kanunlarıyla hükmetmemek


                    

Kuran-ı kerime göre Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, ondan başkasının hükmüne başvuranlar, bu hükümleri koyanlar kafirdirler (5.44, 4.60, 4.65) bu konuyu diğer yazılarda detaylıca anlatmıştık. Peki bu mesele daha önceki kitaplarda nasıl işlenmiştir, Onlarda insanların Allah gibi teşride bulunma hakkı var mıydı? Allah’ın kanunlarıyla hükmetmemek onlarda da küfür olarak mı isimlendirilmiştir? İşte bu makalede bu sorulara cevap vereceğiz. Nisa suresinin 60. Ayetinde Allah kendinden başkasının hükmüne gidenlerin kurana ve daha önceki kitaplara inandığını zannettiği bildiriyor, demek ki Allahtan başkasının hükmüne gitmek tıpkı kuranda olduğu gibi İncil ve Tevrat’ta da yasak olmalıdır. Ayrıca Nahl suresinin 36. Ayetinde Allah, bütün peygamberin gönderiliş amacının insanların tagutlardan içtinap etmesi olduğunu söylüyor. Bunlara ek olarak maide suresinin 44. Ayetine göre Allahtan başkasının hükmüne giden Yahudiler kafirse bunların küfrü Tevrat’ı inkarına yönelik olmalıdır çünkü onlar kurana zaten inanmıyorlardı. Eğer onlar Allahtan başkasının hükmüne gitmekle kafir oldularsa bunun Tevrat’ta yazması gerekir. Sonuç olarak Kurana göre Allah’ın indirdiğiyle hükmetmemenin küfür olduğu daha önceki kitaplarda bildirilmiştir, ben de bu makalede şunu kanıtlamaya çalışacağım: Kurandaki hükmün Allaha ait olduğuyla ilgili neredeyse aynı ayetler Tevrat’ta ve İncil’de vardır. Öyle ki Allahtan başkasının hükmüne gitmek, Allaha paralel kanun koymak, o kanunlara itaat etmek gibi kuranda küfür olduğu söylenen şeylerin tamamı Tevrat’a ve İsa(as)’a İncil’de nispet edilen sözlere göre küfürdür.

Lakin yazıya başlamadan önce sıkça duyduğum bir hatayı düzeltmek isterim. Kendini İslam’a nispet edenlerin bir kısmı günümüzdeki İncil ve Tevrat’la kuranın indiği dönemdeki İncil ve Tevrat’ın farklı olduğunu söylüyorlar ki bu tamamen uydurmadır. Tarihi belgelere göre 4. yy’dan sonra Hristiyanlar bugün elimizde olan incili kullandılar. Dolayısıyla Kuranın bahsettiği ve Hristiyanlar ve Yahudilerin ellerinde tuttuklarını söylediği kitap bunlardır. Ayrıca bu makalede İncil’i ve Tevrat’ı incelerken tıpkı Kuran çalışmalarında yaptığım gibi ayetler üzerinden uzunca konuşmaktansa ayetleri olabildiğince yalın bir şekilde bırakmayı tercih ettim ve olabildiğince Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan mesajları incelemeye çalıştım. Allah bizi Kurandan ayırmasın.

Tevrat’ın incelenmesi

     Tevrat’a göre Allah yaratan olduğu gibi hükmeden ve kanun koyan bir varlıktır. Zaten Tevrat’ın önemli bir kısmı İsrail’e koyulan kanunlarla ilgilidir. Bu kanunların bir kısmı ibadetlerin nasıl yapılacağını bir diğer kısmıysa sosyal düzenin nasıl sağlanacağıyla ilgilidir. Bu kanunlar arası hiçbir ayrım yapılmaz ve bu kanunların Allah’la Israil toplumu arasındaki anlaşma yani din olduğunu söyler. Zaten Türkçede de İngilizcede de Tevrat eski anlaşma (old testament) olarak isimlendirilmiştir. İşte bu anlaşma İsrail toplumunun uyması gereken kanunların adıdır ki biz buna Türkçede din ismini de veriyoruz. Batının ünlü aydınları da (Ernest Gellner, Elie Kedourie, Durkheim vs.) Tevrat’ı ve İncil’i İbrahim’i dinler(Abrahamic religions) günümüzün sistemleri olan ve vela bera akidesini yerle bir eden milliyetçilik veya bir küfür nizamı olan demokrasiyi beşeri dinler (civil religions) olarak isimlendirmişlerdir. Dolayısıyla zaten sırf Allah’ın Musa’ya din indirdiğini bilen birinin başka bir kanuna gitmesi bile onu başka dine mensup yapar. Tevrat’ı bir kere okuyan bir kişi bile bu kitabın bir kanunlar kitabı olduğunu ve başka kanunlara tabii olamayacağını rahatlıkla anlar. Bu meselenin bu kadar açık olmasına rağmen Tevrat’taki birçok ayette de bu akideyi görebiliyoruz. Bu ayetlere geçmeden önce şunu da belirtmek isterim ki Tevrat aynı zamanda dönemin kral peygamberlerinin anayasasıdır. Yani Tevrat’ta Allaha teslim olmuş kabul edilen bütün peygamberler ve krallar bu anayasayla hükmetmişlerdir.

Ayetlerin incelenmesi:

1-) “Bugün RAB'bin Tanrınız olduğunu, O'nun yollarında yürüyeceğinizi, kurallarına, buyruklarına, ilkelerine uyacağınızı, O'nun sözünü dinleyeceğinizi açıkladınız. 18. Bugün RAB, size verdiği söz uyarınca, öz halkı olduğunuzu açıkladı. Bütün buyruklarına uyacaksınız.” (yasanın tekrarı 26.17). Bu ayette Allahın İsrailden aldığı söz ortaya konuluyor. O söze göre İsrail bütün kanunlara uyacaktır ki bu kanunlar medeni hukuku, vela berayı, dış politikayı vs ortaya koyan hususlarla oluşur. Tevratta çok açık seçik bir şekilde kimle savaşılacağı kimle barışılacağı, faiz konusu, zinanın hükmü kimle evlenilebileceği gibi sosyal hayatın içinden birçok konu kanunlarla ortaya konulmuştur. Bu ayette dikkat çekilmesi gereken bir diğer hususta rububiyet vurgusudur. Onun kanun koyan olması rububiyetle doğrudan alakalıdır ve tevratta Allahın teşri yetkisine vurgu yapılan hemen hemen her ayette rububiyet vurgusunu görürüz.



2-) “Çünkü egemenlik RAB'bindir,

Ulusları O yönetir.” Mezmurlar 22.28

Bu ayet biz Müslümanların zebur ismini verdiği bölümde geçer. Bilindiği üzere zebur tevratın bir parçasıdır. Bu ayette hakimiyetin doğrudan Allah’a ait olduğu anlatılmıştır. Ayetin bağlamının Allah’ın kevni hakimiyetle bir ilgisi de yoktur. Zaten Allahın milletleri yönetmesi vurgusu da buradaki hakimiyetin dinde kanun koymayla ilgili olduğunu açık bir şekilde ortaya koyar.  Tabii vurgulanması gereken bir diğer husus da yine Rububiyet vurgusudur. Allah rububiyetinin gereği olarak egemenliğin mutlak sahibidir.



3-)”RAB Musa'ya şöyle dedi: 2. “İsrail halkına de ki, ‘Tanrınız RAB benim. 3. Mısır'da bir süre yaşadınız; onların törelerine göre yaşamayacaksınız. Sizleri Kenan ülkesine götürüyorum. Onlar gibi de yaşamayacaksınız. Onların kurallarına uymayacaksınız. 4. Benim kurallarımı yerine getirecek, ilkelerime göre yaşayacaksınız. Tanrınız RAB benim. 5. Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.”



 Bu ayetlerden sonra uzunca bir kanun bölümü vardır orada evlilik ahkamıyla ilgili kanunlar sunulur ve ardından bölüm şöyle biter.

“İster yerli olsun, ister aranızda yaşayan yabancılar olsun kurallarıma ve ilkelerime göre yaşayacaksınız. Bu iğrençliklerin hiçbirini yapmayacaksınız. 27. Sizden önce bu ülkede yaşayan insanlar bütün bu iğrençlikleri yaparak ülkeyi kirlettiler. 28. Eğer siz de ülkeyi kirletirseniz, ülke sizden önceki uluslara yaptığı gibi sizi de kusar.

29. “ ‘Kim bu iğrençliklerden birini yaparsa halkın arasından atılacaktır. 30. Buyruklarımı yerine getirin, sizden önceki insanların iğrenç törelerine uyarak kendinizi kirletmeyin. Tanrınız RAB benim.’ ” Levililer 18. Bölüm.



Tevrat’a göre hakimiyet Allah’ın olduğundan hiç kimse kanun koyamaz ve teşri iddia edenlerin de kanununa itibar edilmez. Burada da açık olduğu şekilde İsraillilerin başka milletlerin yasalarına göre yaşaması kesinlikle yasaktır. Ayette öncelikle dikkat çekilmesi gereken husus 5. ayetteki onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır ifadesidir. Tevrat’ta Allah kafir olan toplumlara azap eder ve onları yok eder, ona teslim olan toplumları da kalkındırır. Dolayısıyla burada da bir tehdit var ve bu bölüm kanunlara uyarsanız yaşayacaksınız manasına geliyor. Eğer Allah’ın indirdiğinden başkasına muhakeme olma veya onunla hükmetme küfür olmasaydı biz burada bu ifadeyi göremezdik.

Bu noktaya ek olarak Allah Tevrat’ta başka töreleri iğrenç olarak isimlendiriyor çünkü Tevrat’a göre yalnız İsrail’in töresi temizdir.

Tevrat boyunca Müslüman kabul edilen İsrailliler asla başka kanunlara göre yaşamamışlardır. Hatta Babil’in kralının kanunlarına uyulmaması Babil’de rahatsızlık da uyandırmıştır.

Bunlara ek olarak yine Allah’ın teşri yetkisiyle onun Rab olması bağdaştırılmıştır.



4-) Yerli yabancı herkes için tek bir yasanız olacak. Tanrınız RAB benim.’ Levililer 24.22

Tevratın kanunları evrensel bir nitelik taşır kim olursa olsun onunla hükmetmek zordundadır. Allahtan başka yasa yapan olmadığı gibi ondan başka konulan yasaların da hiçbir geçerliliği yoktur. Dolayısıyla meşru kanunlar yalnız Allah’ındır.



5. delil

 “1. Şimdi, ey İsrail, size öğrettiğim kurallara, ilkelere kulak verin. Yaşamak, ülkeye girmek ve atalarınızın Tanrısı RAB'bin size vereceği toprakları mülk edinmek için bunlara uyun. 2. Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyun.

3. “RAB'bin Baal-Peor'da neler yaptığını kendi gözlerinizle gördünüz. Tanrınız RAB, Baal-Peor'a tapan herkesi aranızdan yok etti. 4. RAB'be bağlı kalan sizler ise hâlâ yaşamaktasınız.

5. “İşte, Tanrım RAB'bin buyruğu uyarınca size kurallar, ilkeler verdim. Öyle ki, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede bunlara uyasınız. 6. Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, ‘Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!’ diyecek. Yasanın tekrarı 4. Bölüm

Öncelikle ilk ayette kanunlara uyulmasının zorunluluğu açıklanmıştır sonrasında 2. Ayette de ona ek yapmanın yasak olduğu bildirilmiştir. Yani kimse kanunun serbest bıraktığı bir şeyi yasaklayamaz veya yasakladığı şeyi serbest bırakamaz. Serbest olanı da yasak olanı da Allah belirler.

Ek olarak 1. Ayette yaşamak için bu kanunlara uymanın gerektiği söylenmiş 3. Ayette de puta tapanların yok olduğu anlatılmıştır. Dolayısıyla yaşamak için puta tapmamak ve Allah’ın indirdiğiyle hükmetmek zorunludur aksi takdirde Allah o toplumu yok eder ve ayrıca buradan da anlaşılacağı üzere Allah’ın kanunlarına uymayı onunla hükmetmemekle Puta tapmak arasında bir fark da yoktur. Anlaşıldığı üzere puta tapan helak olmuştur ve İsrail helak olmamak için hem kendi toplumunda hem ele geçirdiği toplumlarda Allah’ın kanunlarıyla hükmetmelidir.

5. ayete göre İsrail’in yasaları o kadar muazzamdır ki bu İsrail için bir övünç kaynağıdır. Bu kanunlar İsrail’i müşrik uluslardan üstün yapar ve onlarda bunun farkındadırlar ve İsrail’e hukuk sistemi sebebiyle hayranlık duyarlar.



6. delil

RAB İsrail ve Yahuda halkını bütün peygamberler ve biliciler aracılığıyla uyarmış, onlara, “Bu kötü yollarınızdan dönün” demişti, “Atalarınıza buyurduğum ve kullarım peygamberler aracılığıyla size gönderdiğim Kutsal Yasa’nın tümüne uyarak buyruklarımı, kurallarımı yerine getirin.”

Yahudalılar bile Tanrıları RAB’bin buyruklarına uymadılar. İsrailliler’in benimsediği törelere göre yaşadılar. 20 Bundan dolayı RAB İsrail soyundan olan herkesi reddetti. Çapulcuların eline teslim ederek onları cezalandırdı. Hepsini huzurundan kovdu. Krallar 17.19

Bu bölümün paylaşmadığımız parçalarında İsrail’de putperestliğin ve Allaha paralel kanun koymanın yaygınlaşması anlatılmıştır. İsrail putperest olduğu için helak edilmiştir yalnız Yahudalıların helak sebebi putperestlik değildir, onların yok olma sebebi İsraillilerin kanunlarını benimsemiş olmalarıdır. Dolayısıyla bu ayete göre de puta tapmakla yasa yapmak veya ona uymak arasında hiçbir fark gözetilmemiştir. Puta tapan nasıl müşrikse Allah’ın kanunlarından başkasına tabii olan da aynı şekilde müşriktir.



7. delil

Ama siz yollarımdan sapar, kurallarımı, buyruklarımı bırakır, gidip başka ilahlara kulluk eder, taparsanız, 20. size verdiğim ülkeden sizi söküp atacağım, adıma kutsal kıldığım bu tapınağı terk edeceğim; burayı bütün ulusların aşağılayıp alay ettiği bir yer durumuna getireceğim. 2. Tarihler 7.19

Burada da Allah’ın kanunlarını bırakmak başka ilahlara kulluk etmekle eş görülmüştür. Bir insan ister başka ilahlara secde etsin isterse de kanun koysun bunların Tevrat’a göre hiçbir ayırıcı yanı yoktur.



Incil

İsa(as) kendi döneminde Roma toprağı olan Kudüs ve çevresinde, insanları İslam’a çağırmıştır. İsa döneminde Yahudiler Romanın boyunduruğu altında yaşamaktaydılar ve İsa as mesajını böyle zor bir coğrafyada yaşayan insanlara anlatmıştır. İsa’nın mesajını İncil adında bir kitabın içerdiği kabul edilir. Bu kitap 27 kitabın toplamından oluşur ve bunların yalnızca dört tanesi İsa as’ın hayatıyla ilgilidir geri kalanı genellikle İsa döneminde yaşamış olduğu iddia edilen insanların mektuplarından oluşur.

     Öncelikle şunu belirtmek lazım ki özellikle Matta’nın anlattığı İsa bugün Hristiyanların inandığı gibi kendini tanrı ilan eden biri kesinlikle değildi ve tevhidi savundu. Hatta Tevhid davasının merkezinde hakimiyet tevhidi vardı da diyebiliriz. İncil’de İsa as’ın Ferisilerle (Yahudi din bilginleri) sıkça tartıştığını gözlemleriz. Bu tartışmalar Ferisiler’in yozlaşmasına da sıkça değinir. İsrailliler Roma’da Tevrat’ta anlattığımız ilkelere bağlı olduklarından Roma kanunuyla hükmetmiyorlardı diğer toplulukların yasalarına tabii olmak Tevrat’a göre küfür olduğundan sadece Tevrat’ı kanun olarak benimsiyorlardı. Ancak Yahudiler Tevrat’ın bazı kanunlarını sınırlandırmışlardı. Örneğin Tevrat’ta anne babaya sövme cezası ölümken onlar bu kanunu bazı şartlar altında yürürlükten kaldırmışlardı. Bu anlayış zamanla töre haline gelmiş ve böylece bazen Allah’ın kanunlarıyla hükmederken atalarından gelen bu anlayışı da dikkate alıyorlardı. İşte bu anlayış İsa as tarafından incilin metinlerine göre direk tekfir edilmiştir. İsa as Allah’ın kanunuyla birlikte bir başka töreye uyan insanlara ikiyüzlü(münafık) demiş ve onlara Tevrat’taki Yeşeya bölümünden bir bölüm okumuştur ve onunla cevap vermiştir (Yeşeya 29.13). Bu bölüm kalpleri ve gözleri örtülü kafir Yahudilerle alakalıdır ve İsa kendi döneminde yaşayanları o dönemde yaşayanlara benzeterek tekfir eder ve onların bütün amellerinin boşuna olduğunu bildirir:

Ya siz, neden töreniz uğruna Tanrı buyruğunu çiğniyorsunuz? 4. Tanrı şöyle buyurdu: ‘Annene babana saygı göstereceksin’; ‘Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir.’ 5-6. Ama siz, ‘Her kim anne ya da babasına, benden alacağın bütün yardım Tanrı'ya adanmıştır derse, artık babasına saygı göstermek zorunda değildir’ diyorsunuz. Böylelikle, töreniz uğruna Tanrı'nın sözünü geçersiz kılmış oluyorsunuz. 7-8. Ey ikiyüzlüler! Yeşaya'nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar yerindedir:

‘Bu halk dudaklarıyla beni sayar,

Ama yürekleri benden uzak.

9. Bana boşuna taparlar.

Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.’ ” Matta 15

Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi İsa as’ın tartıştığı Yahudiler‘in Allah’ın kanunlara aykırı bir yasa koymaları değildir, o yasaya uymaları ve onunla hükmetmeleridir, onlar ne tevrattan başka bir kanun kitabı edinmişlerdir ne de kendilerini kanun koyacak bir ilah seçmişlerdir aradaki mesele yalnız bir detayda ataların kanunlarına bağlı kalınmasıdır. Sırf fıkhın bir meselesinde bir konuda Tevrat’la değil de başka bir töreyle hükmeden kafir oluyorsa bugün Allaha paralel kanunlar koyan tagutlar, insanları bu kanunlara muhakeme olmaya ve itaat etmeye çağıran bel’amlar ve insanlar arasında Allah’ın indirmediği bir kanunla hükmeden yöneticiler İncil’deki bu bölüme göre nedir?

İncil’de İsa as kanunlarıyla ve hakimiyetiyle ünlü Roma topraklarında kendini İslam’a nispet edenleri İslam’a davet etmesi oldukça rastlanır bir olaydır. Peki akla şu soru gelebilir: günümüz Hristiyanları neden böyle düşünmüyor? İncil’deki mektupların önemli bir kısmı kendini İsa’nın yoluna nispet eden Pavlusundur. Pavlus İsa’nın kutsal yasayı kaldırdığını iddia eder (efesliler 2.15) ve kutsal yasanın (Allah’ın yasası) günaha sebep olduğunu ve tanrının insanları kendi oğlunu dünyaya göndererek bu kötü şeyden kurtardığını iddia eder (korintililer 8.1). Kendisi bununla da yetinmez ve vela-bera akidesinin insanlar arasında duvar ördüğünü ve İsa’nın bunu da kaldırdığını iddia eder (Efesliler 1.14). İsa her ne kadar “Ben kutsal yasayı kaldırmaya gelmedim” (Matta 5) demekle birlikte belki yüzlerce yerde insanları kutsal yasaya itaate çağırsa da günümüz Hristiyanlarının çoğu ona ve yasaya itaati reddeder. İncillerde İsa’nın mesajıyla Pavlus’un mesajının zıt olmasının Kuranın metnine de yansıdığı kanaatindeyim Allah Maide 44’te insanları Tevrat’a itaate çağırırken maide 47de doğrudan İncil’e değil İncil’de Allah’ın indirdiği bölümlere çağırır. Bununla birlikte İncil’deki mektuplardan birinin İsa’nın kardeşi olduğu iddia edilen Yakup’a ait olduğu öne sürülür. Yakup İsa’nın mesajını insanlara anlatan bir kişi olarak temsil edilir ve onun da insanları davet ettiği şey şudur: “Yalnızca bir kanun koyucu vardır” (Yakup 4.12)



Sonuç olarak Tevrat’a ve İncil’de İsa’ya ait olduğu iddia edilen bölümlere göre Allah’ın indirdiğiyle hükmetmemek, ondan başka kanun koyucu edinmek, başka yasalara itaat etmek küfür ve şirktir, sahibini dinden çıkaran bir ameldir. Tıpkı kuranda dendiği gibi Tevrat’ta ve İncil’de de peygamberler Mısırda, Kudüs’te Roma topraklarında ve dünyanın başka her yanında aynı şeyi haykırmışlardır: “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” Nahl 36.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder