25 Ağustos 2017 Cuma

Metafiziğin temellendirilmesi ve ruh


Klasik metafizik yüzyıllar boyunca metafizik objelerin hakkında düşünülebileceğini ve onların açıkça ortaya konabileceğini savundu. Ruh da birçok filozof tarafından tartışılmış olan bu objelerden biridir.17. yüzyıla kadar filozoflar ruh ve diğer metafizik objelerin açıkça ortaya konabileceğini düşündü. Fakat Hume ve Kant onların metodolojisini reddetti, insan zihninin tecrübeyle sınırlandığını savundu ve bu objeleri açıklama fikrini saçma buldu. Kant ahlak metafiziğinin gerçekliğini savunsa da metafiziğin büyük bir kısmını reddetti ve metafizik objelerin varlığını kanıtlamanın yolu olmadığını düşündü. Kantın eleştirilerini haklı bulsam da ruhun varlığının gösterilmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum. Ruhun nasıl olduğunu bilemesek ve onu tam olarak kavrayamasak da onun varlığını onun ne olmadığını göstererek bilebiliriz. Bu demektir ki metafizik objeleri onları direk olarak tecrübe etmeden, diğer tecrübelerimizle tanımlayabiliriz.

 Ruhun varlığını göstermek için bilinci kullanabiliriz. Eğer biz tecrübelerimiz hakkında düşünürsek onların objektif bir karaktere sahip olduğunu rahatça anlarız. Örneğin bilgisayar önümde durmaktadır, gözlerim bilgi alıp beynime göndermektedir, biri önümde yürümektedir vs. Buraya kadar olan kısmı metafiziğe gerek duymadan açıklayabiliyoruz. Ancak bilincin bir de sübjektif karakteri var. O sübjektif karakter benim. Ben gözlerimin gönderdiği bilgi olan objektif tecrübenin tecrübesine sahibim. Gözlerimin beyne bilgi göndermesiyle benim bir şeyi görmem arasında bir fark var. Gözlerimin işlevi ve yaptıkları tamamen objektifken benim bir şeyi görmem bir şeyin farkında olmam ve bunların hissi tamamen farklı bir karaktere, sübjektif karaktere sahip. Neye baktığın tamamen objektif bir karaktere sahiptir. Duyu organları beyne bilgi gönderir ve beyin tepki verir vs. fakat ne gördüğün ne hissettiğin ya da duyduğun tamamen sana özgü, sübjektiftir yalnızca sen algılayabilirsin. Sonuç olarak bir şeye bakma süreciyle bir şeyi görme süreci farklı karakterlere sahiptir. Bu da iki farklı tözün varlığını gösterir. Çünkü farklı olan şeylerin arasındaki fark bir tür özellik değildir. Aradaki fark karakteristiktir. Biri diğerine dönüşemez. Objektif tecrübeden subtektif tecrübe çıkarsanamaz. Çünkü objektif tecrübede sübjektif olma potansiyeli yoktur. Bir nöron bilimciye sübjektif tecrübeye neden olan şeyin,bilinç, beynin neresinde olduğunu sorun hiçbir yerde olmadığını söyleyecektir. Fakat biz onun varlığını tecrübe ediyoruz. Sonuç olarak metafizik olan bir şeyin, ruh, sübjektif tecrübeye neden olduğu söylenebilir. Burada bu sorunun fizik içerisinde çözülemeyeceğini gösterdim. Fakat ruhun nasıl bir şey olduğunu bildiğimi iddia etmiyorum. Böylece klasik metafizikçilerin hatalarına dümüyorum.

Sonuç olarak metafizik bir obje olan ruhun varlığını ruhun varlığını doğrudan tecrübe etmeden gösterdim. Nasıl bir şey olduğunu bilmesek de var olduğunu biliyoruz.