Klasik metafizik yüzyıllar boyunca metafizik objelerin
hakkında düşünülebileceğini ve onların açıkça ortaya konabileceğini savundu.
Ruh da birçok filozof tarafından tartışılmış olan bu objelerden biridir.17.
yüzyıla kadar filozoflar ruh ve diğer metafizik objelerin açıkça ortaya
konabileceğini düşündü. Fakat Hume ve Kant onların metodolojisini reddetti,
insan zihninin tecrübeyle sınırlandığını savundu ve bu objeleri açıklama
fikrini saçma buldu. Kant ahlak metafiziğinin gerçekliğini savunsa da metafiziğin
büyük bir kısmını reddetti ve metafizik objelerin varlığını kanıtlamanın yolu
olmadığını düşündü. Kantın eleştirilerini haklı bulsam da ruhun varlığının
gösterilmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum. Ruhun nasıl olduğunu bilemesek ve
onu tam olarak kavrayamasak da onun varlığını onun ne olmadığını göstererek
bilebiliriz. Bu demektir ki metafizik objeleri onları direk olarak tecrübe
etmeden, diğer tecrübelerimizle tanımlayabiliriz.
Ruhun varlığını
göstermek için bilinci kullanabiliriz. Eğer biz tecrübelerimiz hakkında
düşünürsek onların objektif bir karaktere sahip olduğunu rahatça anlarız. Örneğin
bilgisayar önümde durmaktadır, gözlerim bilgi alıp beynime göndermektedir, biri
önümde yürümektedir vs. Buraya kadar olan kısmı metafiziğe gerek duymadan
açıklayabiliyoruz. Ancak bilincin bir de sübjektif karakteri var. O sübjektif karakter
benim. Ben gözlerimin gönderdiği bilgi olan objektif tecrübenin tecrübesine
sahibim. Gözlerimin beyne bilgi göndermesiyle benim bir şeyi görmem arasında
bir fark var. Gözlerimin işlevi ve yaptıkları tamamen objektifken benim bir
şeyi görmem bir şeyin farkında olmam ve bunların hissi tamamen farklı bir
karaktere, sübjektif karaktere sahip. Neye baktığın tamamen objektif bir
karaktere sahiptir. Duyu organları beyne bilgi gönderir ve beyin tepki verir
vs. fakat ne gördüğün ne hissettiğin ya da duyduğun tamamen sana özgü, sübjektiftir
yalnızca sen algılayabilirsin. Sonuç olarak bir şeye bakma süreciyle bir şeyi
görme süreci farklı karakterlere sahiptir. Bu da iki farklı tözün varlığını
gösterir. Çünkü farklı olan şeylerin arasındaki fark bir tür özellik değildir.
Aradaki fark karakteristiktir. Biri diğerine dönüşemez. Objektif tecrübeden
subtektif tecrübe çıkarsanamaz. Çünkü objektif tecrübede sübjektif olma
potansiyeli yoktur. Bir nöron bilimciye sübjektif tecrübeye neden olan şeyin,bilinç,
beynin neresinde olduğunu sorun hiçbir yerde olmadığını söyleyecektir. Fakat
biz onun varlığını tecrübe ediyoruz. Sonuç olarak metafizik olan bir şeyin,
ruh, sübjektif tecrübeye neden olduğu söylenebilir. Burada bu sorunun fizik
içerisinde çözülemeyeceğini gösterdim. Fakat ruhun nasıl bir şey olduğunu
bildiğimi iddia etmiyorum. Böylece klasik metafizikçilerin hatalarına
dümüyorum.
Sonuç olarak metafizik bir obje olan ruhun varlığını ruhun
varlığını doğrudan tecrübe etmeden gösterdim. Nasıl bir şey olduğunu bilmesek
de var olduğunu biliyoruz.